“Bütün Fikir” gereklidir. Ve mutlaka “eskimez, solmaz, günü geçmez yeni”den damıtılmış, onunla anlamlı ve tutarlı bir bütünlük içinde olmalıdır. Hem bizden uzaklaşan, geçmişe karışan hayatı taşıyan, hem de gelmekte olan hayatı içlerine alıp onu kuşatan formlar (yasalar-sanat-bilim) “Mutlak Fikir”den beslenmiyorsa, ne bütün bir dünyadan ne de bu dünyaya muhatap ve bütünlüğü haiz bir insandan bahsedemeyiz. Zira böyle bir dünya kötü ve gayesi olmayan bir oyun alanına çevrilmiş, içinde kayda değer hiç bir şeyin yetişmediği çorak bir arazidir. İnsanlığı tümüyle yıkıma sürükleyen bir iktidardan alınan sapık zevkin ürünüdür. Düşünen şuurun kendisi şuurdan yoksun olduğu için her şey ters işler, sürekli bir şeyler düzeltilmek zorundadır. Biçimsiz yığınlara dönüşmüş insanı birlik duygusundan, birlikte büyük bir davaya bağlanma ve ona katkıda bulunma şuurundan yoksundur. Böyle bir dünyada ruhun mükemmelliğini arayan insan, kendisini gerçek özüne yükseltecek bir hürriyet alanı bulamaz. Nefsinin boyunduruğu altında kalan kalan ruhu, “şeyleri şey yapan” her şeyi yutarak büyüyen bir kültürün insanı kişiliğini idame ettiremez, kurtuluşunu yönlendirildiği etkinliklerde arar hâle gelmiştir. Dolayısıyla, Mutlak Fikir’den hareketle temellendirilmemiş, onunla anlamlı ve tutarlı bir bütünlük arz etmeyen bir sistemle; farklı değişkenlerin koralasyonuyla bütünlüğü temine çalışmak, düzen ve istikrar aramak büyük bir yanılgıdır. Lâkin, “mülkiyetine gıpta edilecek bir hazine”ye sahip olup da, onun dilencisi konumuna düşmek daha büyük bir hatadır. Rahmetli Üstad’ın diliyle söylersek, “tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.”
Kapağımızda bu meseleyi işledik ve “Bütün Fikir Yoksa...” dedik. Rus yönetmen Aleksandr Sokurov’un “Faust” filmindeki bazı enstantanelerden istifadeyle tasvir etmeye çalıştık. Kapak mevzumuzu Mevlüt Koç “Bütüne Duyulan Arzu” başlıklı yazısında ele aldı.
***
Malûm, Anadolu’da Müslüman avının yapıldığı 28 Şubat darbesinin bir sene-i devriyesine daha yaklaşıyoruz. Aradan geçen 21 seneye ve darbecilerin müebbet hapis istemiyle yargılanmasına mukabil darbe sürecinde hukuksuz bir şekilde mahkûm edilen Müslümanlar hâlâ cezaevlerinde tutsak. Vebal her geçen gün ağırlaşıyor; bu tenakuzun derhal giderilmesi, Müslüman tutsakların iade-i muhakemeye tâbi tutulması gerekiyor. Bu çerçevede Star Gazetesi Yazarı Yakup Köse bir kampanya başlattı ve biz de bu kampanyaya destek vererek arka kapağımızda “Bu Son 28 Şubat Olsun!” dedik.
***
Ocak ayının en ehemmiyetli mevzularından biri Türkiye’nin, ABD’ye rağmen Afrin’de bulunan PYD-YPG unsurlarına karşı operasyona girişmesiydi. Bu mesele etrafında gelişen hadiseleri sizler için derleyip yorumladık. Ayrıca Star Gazetesi Yazarı Sevil Nuriyeva, Afrin operasyonunu Aylık okurları için değerlendirdi.
İbrahim Tatlı, “II. Abdülhamid Dönemindeki Yenilenme Çabası ve Bir Örnek: Fatma Aliye Hanım” başlıklı makalesinin ilk bölümüyle dergimizde. Bu bölümde Abdülhamid Han dönemindeki yenilenme hareketlerinden bahsediyor. Alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.
Muhammed Yılmaz, “Modernizmin En Büyük Silahı: Sömürgecilik” başlıklı yazısıyla dergimizde.
Fatih Turplu, Amerikalı aktivist lider Malcolm X’in 53. vefat yıldönümü vesilesiyle “Fırtınaların Prensi” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Zeynel Abidin Danalıoğlu’nun “Kimsenin Kalbini Kırmadan Yaşamanın Yolu Yok” başlıklı hikâyesini bir solukta okuyacağınızı düşünüyoruz.
Yazarımız Burak Çileli, Büyük Doğu Fikir Ocakları’nın Ankara Şubesi’nin organizasyonuyla, 24 Aralık 2016 tarihinde “İBDA Fikriyatında Ruh ve Beden Düalizmi” konulu bir konferans vermişti. Bu konferansın metnini sizlerle paylaşıyoruz.
M. Taha İnci, “Şehir, Kültür ve Medeniyet” başlıklı yazısında kültür ve medeniyet kavramları etrafında şehir ve mimarî anlayışına temas ediyor.
Ercan Çifci, “Cumhuriyet Dönemi Edebiyatında Batılılaşma” meselesini işliyor.
Gelecek sayımızda görüşmez üzere, Allah’a emanet olun.
top of page
15,00₺Fiyat
bottom of page