top of page

Selam ile…

 

Türkiye kısa süren bir ekonomik istikrar sürecinin ardından yeniden bir kur-faiz-enflasyon sarmalının içerisine girdi. Son birkaç senedir yaşanan şoklarla birlikte Türk Lirası döviz karşısında değer kaybederken paradan para kazanma ekonomisinin hâkim güçleri enflasyon ile milletin cebindeki parayı yine çekip aldı. Geçmişten farklı olarak, bu kez tekrar tekrar denenen “enflasyonu düşürmek için faizi artır” formülü uygulanmıyor. Faiz düşürülüyor; fakat enflasyon da bir türlü düşmüyor! İthalata dayalı ihracat ekonomisinde uygulanan “yüksek kur düşük faiz” politikası beklenen performansı sergilemiyor ve çözümsüzlüğe hapsolunmuş sistemin içinden çıkma ümidi vadetmediği görülüyor.

 

Türkiye’nin yeniden bir dünya gücü olma iddiasının konuşulduğu yerde, prangalanmış eski Türkiye’nin sorunlarını tekrar tekrar yaşamanın bir âlemi yok. Yeni siyasî bir kimlik söz konusu ise, yeni bir iktisadî düzen de zaruridir.

 

Ekonomide, üzerindeki köpüğün kaldırılarak hakiki değerlere endekslendiği, insanların servet biriktirmek değil yatırım yapmak için yarıştığı yeni bir ekonomik modele geçilmesi ve bu değişimin de yeni bir para rejimine geçilmesine muhtaç olduğu muhakkak.

 

Biz de bu sebeble bir yerden başlanması noktasında altına endeksli Türk Lirası teklifimizi yeniliyor, seçim sath-ı mailine girdiğimiz bugünlerde Erdoğan’ın iktidarını korumasının bir şartı olarak hem bu değişimi, hem de Ak Parti’nin yanında yöresinde çöreklenenlerden başlayarak senelerdir milletin iliğini kemiğini sömüren 3000 aileye dek geniş bir perspektifte finans sisteminin aktörleriyle hesaplaşmayı teklif ediyor; “Büyük Türkiye Olmanın Şartı Büyük Doğu Para Düzeni!” diyoruz.

 

Dergimizin muhtevasına gelirsek:

 

Mevlüt Koç, “Bütünleşmemiş Olan Çözemez ve Çözülemez” başlıklı yazısında ruhu çekilmiş dünyada, sır idrakinden mahrum biçimde, güzelliklerden ve estetikten uzak yaşayan, baki olanı fani olanda tüketen, hayattan mahrum bir şekilde “yaşayan” insanın bugünkü ruhsuzluğuna ve mekanikliğine değiniyor.

 

Kazım Albay, “Ahlak ve İktisad Modeli OIarak Büyük Doğu-İbda İdeolojisi” başlıklı yazısında Batı’ya bağlı olarak uyduğumuz iktisat düzeni yerine; insan ve toplum meselelerini ruhî-iktisadî, siyasî-ahlâkî, içtimaî-bediî bir bütünlükte ele alarak iktisat âletinin de hakkını veren yegâne “Yeni Dünya Düzeni”miz olan BD-İBDA anlayış sistemini öneriyor.

 

Ömer Emre Akcebe, “İktisad Muharebesini Kazanan, Seçimleri de Kazanır” başlıklı yazısında Türkiye’nin içinde bulunduğu cendereden kurtulmasının yolunun yeni bir ekonomi düzeni ve yeni bir para rejimi olduğunu belirtiyor.

 

Faruk Hanedar, “İskender’i Ararken Midas’ı Bulmak” başlıklı yazısında “Gordion’un düğümü” mitinden bugünkü düzene bir tenkid getiriyor.

 

Çakal Carlos’un geçtiğimiz haftalarda yayınlanan yazılarından pasajları sizler için derledik.

 

Prof. Dr. Ahmet Ulusoy ile Türkiye’nin yaşadığı kur krizinin ve yüksek enflasyonun sebeplerini ve bu krizden çıkışın yollarını konuştuk. Üretim ekonomisinin zarurî olduğunu belirten Ulusoy, doların hegemonyasına son verilmesi gerektiğini ve altın standardının da bunun için bir alternatif olduğunu ifade etti. Bu röportajı dikkatinize sunuyoruz.

 

Araştırmacı-Yazar Abdullah Davudoğlu’nun 30 Ocak 2021 tarihinde, “Faiz’in ne olduğunu, ekonomideki rolünü, bizim iktisad sistemimizde niçin asla yeri olamayacağını ve faizden kurtulmanın nasıl mümkün olabileceğini” izah ettiği seminerin yazıya dökülmüş hâlini siz okurlarımız için yayınlıyoruz...

 

Eski devlet bakanı Hasan Aksay, dergimiz için Büyük Doğu ve Necip Fazıl ile ilgili hatıralarını da ihtiva eden bir yazı kaleme aldı.

 

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun Eskişehir’de yakınında bulunan İhsan Toksöz ile Mirzabeyoğlu ve 1970’li yılları konuştuk.

 

Mustafa Kökmen, “Küresel Gıda Krizinin Latin Amerika’daki Yansımaları” başlıklı yazısında gıda krizinin gelecekte dünyanın daha büyük krizler içerisine girmesine sebep olacağına, küresel aktörlerin planları ve “3. dünya ülkeleri”nin bu planlara malzeme edilişine değiniyor.

 

Ömer Salih Tercan, "Güzel Bosna" başlıklı yazısında Bosna gezisinde edindiği bilgileri anlatıyor.

 

6 Eylül 1977’de vefat eden merhum mimar Cevad Ülger Karamehmedler’in perde ardına geçişinin 45. sene-i devriyesi vesilesiyle H. Hüseyin Akdağ, “Çağdaş Sinan: Cevad Ülger Karamehmedler” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

 

Oğuz Can Şahin, Giorgio Vasari’nin sanat tarihi disiplininin temel eserlerinden sayılan “Sanatçıların Hayat Hikâyeleri”ni tanıtıyor.

 

Sırrı Kadem, “Putperestliğin Yeniden Dirilişi!” başlıklı yazısında özümüzden ve değerlerimizden koparılışımızı, resmî ideolojiyle dünyevileştirilmemizi anlatıyor.

 

Abdulkadir Aslan, “İslam ile Yeniden Hayat Bulan Yapılar” başlıklı yazısının üçüncü bölümünde kiliseden camiye çevrilen yapıları işlemeye devam ediyor.

 

M. Taha İnci, “18. Yüzyılda Osmanlı” başlıklı yazısının II. bölümünde ahiliği, esnaf gediğini ve darüşşifaları işliyor.

 

Amine Betül Kavin, “Çok Kitap Okumak mı, Yoksa Nitelikli Kitaplar Okumak mı?” başlıklı yazısında okuma oranımızın yüksek olmasına nazaran nitelikli okuma konusunda eksikliklerimizi dile getiriyor.

 

Bahattin Yeşiloğlu, “Hatıralarım: Balkon” başlıklı yazısında balkona dair hatıralarına değiniyor.

 

Muharrem Çetin, “Ölüm Üzerine” başlıklı yazısında ölümü, ölüm korkusunu ve şehitlik şuurunu işliyor.

 

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…

Aylık Baran Dergisi 7. Sayı

20,00₺Fiyat
Fiyat Seçenekleri
Tek seferlik satın alma
20,00₺
Abone Olun
18,00₺12 ay boyunca her ay
    bottom of page